6 Kasım 2010 Cumartesi

Take Me As I Am




Bornova'da eski sert duruşunu devam ettirdiğini düşünüp dancına giderek içerde hophop kopkopçuların saldırısından son anda kurtulduktan sonra kendimizi gözü kapalı şekilde attığımız Alsancak'ta dışarıya Octavarium melodileri yayan ve İzmir'deki son gecemi 1 saatlik bir süre içinde kurtaracak olan Sardunya'ya sığındığımızda geceyi kapatan parçaydı. Hatta 10 günlük İzmir keyfime damgasını vuran parçaydı.
Ne zamandır Dream Theater dinlemediğimi farkettim o anda. Mekanda sadece bir masa doluydu, onlarda pek tikicandı. O yüzden adamlar sesin yüksekliği konusunda gönüllerince davranıyordu. Sesin yüksekliği içerdekilere "kalkın lan artık ibineler daha eve gitcez dota oynayacaz" mesajı taşıyordu alttan alttan. Ama bize işlemedi tabi. İşe yaramadığını gördükleri için bu seferde müzik yayını kestiler.

Neyse konuyu dağıtmadan Dream Theater'daki tarihi gelişmeye değinmek istiyorum. Mike Portnoy'suz Dream Theater düşünemiyorum diyordum zamanında, düşlerim gerçek oldu ama.
Mike abimiz şöyle bir açıklama yaptıktan sonra 25 yıldır özdeşleştiği Dream Theater'dan ayrıldığını açıklamıştı geçtiğimiz Ağustos ayında.

Grup henüz Mike yerine kimin geleceği konusunda resmi bir açıklama yapmadı sanırım ama bir süredir Virgil Donati'nin Mike Portnoy'un yerine geçeceği konuşulmakta.Onun öncesinde birkaç kişiyi deneyip gruba öyle alacaklarını söylemişlerdi. Konuşulan isimleri duyduktan sonra ekşideki okuduğum bu entry'i düşüncelerime tercüman olmuştu.

Virgil abimiz en progressive zamanlarda farklı sol baget tutuşu sayesinde dikkatimi çekmişti. Bageti Jazz bateristlerini anımsatıyordu. Ancak hem bageti o şekilde tutup hemde ışık hızında bateri çalabilmek cidden tüyler ürperticiydi -ki abimin kendisininde tüyler ürpertici bir karizması vardır.- Planet X ile beraber yaptığı albümler birer progressive klasiğiydi.
Dream Theater'da bagetleri kim teslim alacak bakalım, merakla beklemekteyiz.

- Erman dancının girişindeki çalışana dönerek:  Dancın eskiden böyle miydi abi ya?
- Dancın çalışanı Erman'ı sallamayarak: Nesi var?

bu kısa diyalogta gecenin dumuru olmuştur. 

2 yorum:

Alan's Psychedelic Breakfast dedi ki...

Dancın'ın değişen yüzüyle karşılaşılınca yaşanan hayal kırıklığı üzerine Alsancak'ta tercih edilecek en güzel mekanlardan biri Sardunya ile yeniden yaşanan İzmir'de olmanın dayanılmaz güzelliği...

Görüşemedik, orası ayrı.
Başka sefere artık... :)

Coordinate of Useful Idiot(s) dedi ki...

gecenin başından oraya gitmiş olsaydık belkide bu denli eğlenemeyecek gecenin finalini bu kadar güzel yaşayamayacaktık. o açıdan dancına beynimize sıçtığı için teşekkürü bir borç biliriz. ha bir daha asla gitmeyiz o ayrı..

bir sonraki sardunya gecesinde mutlak suretle (yeniden hastalanmazsak umarım) beraberiz..=)

The World is a Deaf Machine