31 Ağustos 2010 Salı

Machete Vol.1

                                            Yuvarlanmadık kafa kalmasın...








Rodriguez yine iş başında. Tarantino'da yine arkalardan bizlere göz kırpıyor, ve ortaya kanın gövdeyi en estetik en sinemasal şekilde götürdüğü bir yapım çıkıyor.
B-Movies mantığında çekildiği her halinden (bkz: afişin orjinalinden kat izlerinin bulunması) kullanılan oyuncular, çekim teknikleri, abartılı dövüş sahneleri vs. Daha önceki Grindhouse denemesinde bir Planet Terror kadar etkileyici bir yapım olacağı kesin. Gözlerim ister istemez Grindhouse projesine Death Proof ile katkıda bulunan Quentin abimizi arıyorki onun bu aralar pek bişey yapacağı söylenemez. Kill Bill III 2013te gibi görünüyor, neden o kadar bekleyeceği konusunda bir takım rivayetler var ancak ben filmin konusundan pek ümitli değilim. Evet sıkı bir Tarantino hayranı olarak bunu söylemem garip gelebilir ama hem merakla hem "işi yüzüne gözüne bulalaştırma abi" modunda bekliyoruz, malum devam filmleri sakat oluyor. Neyse Tarantino başlığında bunları konuşuruz sonra...

Şimdi gelelim filmimize, malum daha izlemedik ama biz yinede biraz konuşalım izledikten sonra izlenimlerimizi Machete Vol.2 başlıgında aktarırız...
Konumuz klasik bir intikam konusu, ama sogukmu yeniyor sıcakmı bilemiyoruz tabi. Fragmanlarda gördüğümüz kadarıyla baya az pişmiş kanlı bir biftek oldugu kesin ama. Konunun çok fazla abartılı olması gerekmez nede olsa bir B-Movie mantığı. Tam anlamıyla B-Movie diyemeyiz ama ben artislik olsun diye kullanıyorum o terimi seviyorum işte..
Filmin kadrosu oldukça geniş ve çarpıcı. Öncelikle şahsen benim gözüme çarpan bir
"Michelle Rodriguez" (namı diğer Ana Lucia Cortez) olsun, bi "Jessica Alba" (ah Nancy Callahan diyesim gelir) olsun, bir Lindsay Lohan (hiç haz etmem ama olsun) olsun yüreğimi kıpır kıpır ettiriki bu çarpıcılık olayında Rogriguez abimiz kendini aşmış durumda. Bir Salma Hayek fetişinden sonra gelen Sin City'deki afet geçidi Machete'de devam etmekte.
Yahu sahi bir Lapidas vardı ne oldu ona? demiştim Lost biterken. İşte burda karşımıza çıkmakta kendisi. Abimin karizması kaldığı yerden devam ediyorki kendisinin "Easy Rider"ın devam niteliğinde çekilen bir filmde oynadığını görünce hepinizin affına sığınarak ana avrat düz gitmiştim. Neyse bu konuyuda "Easy Rider" başlığı altında yeniden değineceğiz.
Filmde ana karakterimiz Machete'yi oynayan ve şahsi kanaatim kendisinden daha iyi bir Machete olamayacağını düşündüğün Trejo abimizin (Desperado'daki bıçaklarını elinden bırakmamış halen), güzel ve özel bir seçim olan De Niro amcamızın dışında benim dikkatimi çeken en büyük oyuncu, intikam ve vurdulu kırdılı filmlerin (sinema tarihine bu tür aynen böyle yazılsın) vazgeçilmez senseyi Steven Seagel'dır kesinlikle. Babamın en favori oyuncusudurki bu filme bir ilke imza atıp babamla beraber gitmeyi düşünüyorum. Hayatımda bir ilke imza atmış olurmuyum? Bence olurum!

Tarantino'ya daha sonra değinecem demiştim ama bu Steven Seagel konusunda bir gönderme yapmak istiyorum. Bilenler bilir Quentin abimizin bazı eski oyuncuları yeniden diriltme konusunda güzel çok önemli hamleleri vardır. Vincent Vega karakterini canlandıran John Travolta gibi. Aynı şekilde Mr. Blonde karakterindeki Michael Madsen. Travolta Madsen'in işlerinin yoğunluğuna dua etsin yoksa Vincent Vega karakterini oynayamayıp kendi sefil dünyasında boğulacaktı belkide. Hoş son filminden sonra keşke boğulsaymış dedim. Neyse (bkz: konu dağıtma konusunda üstüme yok) İşte bu noktada Steven Seagel'ın bu konumda oldugunu düşünüyorum. Ama düşündümde yok yahu ne alaka dicemde o kadr yazdım silmem banane.

Bu başlık Machete ve Rodriguz'den çok Tarantino başlığı gibi oldu ama olsun nede olsa Rodriguez sıkı dostlar ve filmin yapımcı koltuğunda Tarantino var. Neyse burdan yırttık en azından.
Bir diğer değinmek istediğim konuda son olarak hatta, Rodriguez'in neden bazı garip çocuk filmleri çektiğidir. Açıkçası ben hiç bi anlam veremedim. Spy Kids falan nedir ne iştir?


Tindersticks Vol.1




Tarih: 20-21 eylül 2010
Yer: Babylon

Belki birçok insan için basit bir konser duyurusudur. Sevmeyenler çoğunlukta olabilir. Birçok insan kim olduklarını bile bilemiyor olabilir. Önemli değil. Bilmemelerine sevinirim. Bizleri konser alanında rahatsız etmeyecekleri için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim. Bencilmiyim? Evet!
Stuart abim kendilerini beğenmeyenlere "Biz yapmak istediğimiz türde müzik yapıyoruz. Bu türü sevmeyenler olabilir. Onların sorunudur. Biz başkalarının zevklerine göre müzikal kalitemizden ödün vermeyeceğiz" demiştir o şahane ingiliz aksanıyla ki kendilerine olan sempatimde bu aksanın rolü büyüktür.

Dün akşam gece uyumadan önce çok değerli bir dostumun beni bu haberle gark etmesi üzerine hemen İstanbul planları yapmaya başladım. Uçak bileti kontrol et, İstanbulda'ki güzel insan!(lar)la iletişime geç.

Ancak şu cümleyide tekrarlamadan edemicem. Lhasa de Sela ablamız yaşıyor olsaydı ve Stuart abimle "Sometimes It Hurts" söyleseydi ya bize. Ya da söylemeseydi de yaşıyor olsaydı ya sadece...





Dikkat! Şarap İçerir.
Binbir güçlükle bulunmuş Tindersticks - Curtains albümü tozlu rafından çıkarılır. CD sürücüsüne takılır. En kırmızısından bir şarap eşliğinde konser gününe kadar beklenir. 


30 Ağustos 2010 Pazartesi

Bill Hicks: Another Dead Hero...

"See, I think drugs have done some *good* things for us, I really do. And if you don’t believe drugs have done good things for us, do me a Favor: go home tonight and take all your albums, all your tapes, and all your cd’s and burn em’. 'Cause you know what? The musicians who’ve made all that great music that’s enhanced your lives throughout the years...
Rrrrrrrrrrrrreal fuckin high on drugs.!


Güldürürken düşündürmek? Ne kadar saçma bir olgu. Bir insan ya güler ya da düşünür. İkisini aynı anda yapması güçtür. Gülerken düşünmeye başlarsa veyahut düşünürken gülmeye başlarsa bir önceki eylemi bırakması gerekir. Düşünmek ciddi bir iştir ve bu ciddiyeti gülerek bozmamak gerekir.

Bill Hicks bir komedyenden öte modern zaman filozofuydu. Güldürürken düşündürmüyor, düşündürürkende güldürmüyordu.

1989 senesinde Chicago'da bir gösterisi esnasında seyirciler arasındaki bir "dallama"nın Free Bird diye böğürmesine Bill Hicks tüm insanlığın soyunu kırarak karşılık vermiştirki o noktada ne kadar tehlikeli bir insan olabileceğinin ilk sinyallerini vermiştir.

Bill abimizin sesini ilk duyduğumda, söylediklerine ilk kulak verdiğimde "noluyo lan" diyesim geldi. Harbiden ne oluyordu. Third Eye parçasının hemen aşağıda yer alan "stüdyo kaydı"nın (bilenler bilir) giriş kısmında bize birşeyleri düşündürmeye çalışıyordu. Arkada gülenler vardı ama siz onlara aldırış etmeyin.




Ardından geniş çapta bir araştırma yapıp, kıçı kırık ingilizcemle "Relentless" ve "Revelations" gösterilerini izledimki o kırık halimle bile boyut değiştirdim. Ardından bir "Arizona Bay", "Rant in E-Minor", "Dangerous", "Love, Laughter and Truth" ve daha niceleri geldi.
Şimdi tüm gösterilerini teker teker analiz etmeye kalkmak sanırım delilik olur. Zaten böyle birşeyi yapmakta bir ömür sürer. En iyisi sizler artık neredeyse küçük Bill Hicks'i bulabilecek kadar gelişen arama motorları, torrent ve bilumum diğer zamazingolar varken birazcık siz araştırın, çünkü Bill Hicks aynen TOOL gibidir. Kendiniz keşfetmezseniz bir tadına varamazsınız. Sonrasında sobercı toolcular gibi ortalıkta bıngıl bıngıl gezesiniz. Akabinde kafanıza fiziksel şiddet uygulayan biri çıkabilir.

Maynard'ın bir zamanlar komedyenlik yaparken Bill Hicks ile tanıştığı rivayet edilir. Ben wikinin yalancısıyım yani olmayadabilir. Benim değineceğim bir başka mevzu Bill abimizin ne kadar leziz müzik yaptığıyla ilgiliydi. Maynard'ı araya sıkıştırma gereği ondandı neyse.
Stand-up(!) gösterilerinde dilini+beynini kullandığı kadar sahnelerde de dilini+beynini+parmaklarını da çok güzel kullanabilmekte. Şekil 1-A-ltta görüldüğü gibi...




Birkaç alıntı yapmadan da edemicem...

“Life is only a dream and we are the imagination of ourselves.”

“No, I don't do drugs anymore, either. But I'll tell you something about drugs. I used to do drugs, but I'll tell you something honestly about drugs, honestly, and I know it's not a very popular idea, you don't hear it very often anymore, but it is the truth: I had a great time doing drugs. Sorry. Never murdered anyone, never robbed anyone, never raped anyone, never beat anyone, never lost a job, a car, a house, a wife or kids, laughed my ass off, and went about my day.”

“The world is like a ride in an amusement park. And when you choose to go on it you think it's real because that's how powerful our minds are. And the ride goes up and down and round and round. It has thrills and chills and it's very brightly coloured and it's very loud and it's fun, for a while. Some people have been on the ride for a long time and they begin to question: "Is this real, or is this just a ride?" And other people have remembered, and they come back to us, they say, "Hey, don't worry, don't be afraid, ever, because this is just a ride." And we kill those people.”


“The musicians today who don't do drugs and in fact speak out against it? "Rock Against Drugs?" BOY do they suck.”

“You know we armed Iraq. I wondered about that too, you know during the Persian Gulf war those intelligence reports would come out: "Iraq: incredible weapons - incredible weapons." How do you know that? "Uh, well...we looked at the receipts."”


"You never see a positive drug story on the news. They always have the same LSD story. You've all seen it: "Today a young man on acid...thought he could fly...jumped out of a building...what a tragedy!" What a dick. He's an idiot. If he thought he could fly why didn't he take off from the ground first? Check it out? You don't see geese lined up to catch elevators to fly south; they fly from the fucking ground. He's an idiot. He's dead. Good! We lost a moron? Fucking celebrate. There's one less moron in the world."

...ve evet no more copy+paste.

2009 yılında Bill Hicks'e yakın olan Matt Harlock ve Paul Thomas adında iki eleman durduk yerde kalkıp bir belgesel olayına girişmişler. Henüz kendilerini tebrik edemedim. İllegal yollarla filme ulaşamadığım için izleme şerefinede erişemedim. Hayatından ve gösterilerinden bahsedilmekte imiş. Belgeselin kadrosuna baktığımız vakit Bill Hicks'in ailesinden birçok kişiyi görmek mümkün. Halen bulabilmiş değilim ve halen aramaktan bıkmış değilim.





şöylede bir güzellik yapayım hadi..

Bill Hicks - Discography (Torrent)

Tüm bunlardan sonra insanın bir acid atip porno izlerken düşünesi geliyor... (bkz: hadi ordan)

....ve evet sonunda birşeyler yazmaya başladık. Grooveshark sorununu halledemedik belki ama demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğunu bir kez daha görmüş olduk..

The World is a Deaf Machine