19 Haziran 2011 Pazar

Baroness


Uzun uzun zamandır (geçen sene) kendilerini dinleyeceğime dair kendi kendime söz veriyordum ancak bir türlü nasip kısmet olmadı. Biliyorsunuz artık tüm hayatımız mukadderat üzerine kurulacağından şimdiden kendimizi bu söylemlere hazırlamalıyız. Neyse konumuz o değil.
Baroness dikkatimi ilk olarak yüce ISIS ile beraber çıktıkları Japonya turnesinde çekmişlerdi.  Aaron Turner abimiz birilerinin elinden tutup ta Japonya'ya gezmelere götürmüşse bir bildiği vardır elbet dedim. Fakat gel görelim ne kadar aklıma gelse de dinleme fırsatım olmadı. Taa ki Long Distance Calling son albümünü çıkarıp bana "ya şu Post-Rock'ı artık biraz sek içmek gerekiyor" dedirtene kadar. Post-Rock'ın sek hali olsa olsa Post-Metal olur diyerek yola koyulmuştum. Grupları araştırırken vakt-i zamanında kısa süreli de olsa eski takıntılarımdan "Sludge" türü sürekli olarak gözüme çarpmaya başladı. Yeterince bulanık olmayan algılarımı biraz daha zorlamak adına koyver gitsin diyip bir virgül daha koyarak sludge türünü arama sekmesine ekleyiverdim.

Peki nedir bu Sludge?

İlk olarak "cici" grup Melvins tarafından (bkz: King Buzzo) temelleri atılan doom metal ile hardcore-punk karışımı distortion ve dengesiz iniş çıkışlarla dolu temposuyla, southern, stoner soslu garip karmaşık bir tür. Çamur gibi.


Sanırsam bu türle ilk olarak Crowbar'ın self-titled albümlerini dinleyerek tanışmıştım. İlk tepkim "Bu ne lan ak?" idi. Tabi öyle Metallica'dan Nothing Else Matters dinlemeye benzemiyordu. ISIS'le o ulvi tanışmadan sonra kendileri üzerinde Sludge ibaresini gördükten sonra hemen Crowbar'a bir daha göz attım ama bu sefer ISIS'in yaratmış olduğu büyüleyici etki yüzünden yine bir tat alamadım. Artık son şansları ve sanırım bi sefer kazanacaklar.
ISIS Sludge türünden etkilenen ancak onu sadece yardımcı olarak kullanan bir gruptu. Neurosis, Mastodon, Torche, Kylesa, Cult of Luna, Pelican* gibi daha bilindik(!) (kime göre, neye göre) grupları sludge etkisiyle müzik yapan diğer güzide gruplar. Post-Rock'a 2 ölçü Sludge eklenirse Post-Metal oluşur gibi bişey de söylenebilir aslında.
Sludge kendi içinde Stoner ve Southern ana olmak üzere birtakım kollara ayrılıyor. İşte bu kolların progressive tarafında Baroness durmakta.


Baroness için progressive safta duruyor dedik ancak Mastodon gibi bir grup beklemeyin elbet. Onlar apayrı bir dünyanın grubudur. Hoş geçen sene Sonispherede son dakika golü ile kaçırdık kendilerini. Bu sene pek gitme taraftarı olmadığımdan, sonisphere olayını da zirvede bırakmak istediğimden yine gitmiyor ve izleyemiyorum. Iron Maiden benim için çokta fifi ama Mastodon'u izleyemeyeceğim için üzülecem o ayrı tabi.
Baroness Mastodon kadar progressive durmasa da Mastodon'dan çok fazla etkilendiği çok açık bir şekilde belli oluyor.
Siz siz olun (burada kendilerine şiddetle önerdiğim Blue Record albümü için sevgili wackybacky'den özür diliyorum) grubu ilk albümlerinden dinlemeye başlayın. (Hoş kendileri şiddetli uyarımı çok ciddiye alıp tüm albümlerine saldırmıştı. Zeki insanın hali bir başka oluyor canım.)

Müzik dünyasına ilk girişleri 2003 yılında First albümüyle olur. Çok eski bir grup değiller ama bu girişle çok uzun ömürlü olabilecekleri yönünde iddalı olduklarını göstermişlerdir.
Şahsi kanaatim, özellikle metal dünyasında klasik heavy metal ve türevleri türünde çalışmalar yapmak artık çok fazla rağbet görmemeye başlayacak. (Bu türlerin duayenlerini saymayalım tabi) Müzik dünyasının artık daha deneysel, daha farklı, daha uç çalışmalara ihtiyacı var. İki vıcı vıcı yaparak düz kafa sallama hareketinde yorulmaya başlamıştık zaten.
Fakat Baroness ve türevlerinde tam kendimizi parçanın ritmine kaptırmışken "çat" bi yerden çok alakasız bir melodiye dönüşüp sizi dumur vaziyette bırakabiliyor. Bu yapı ilk çalışmalarda çok fazla hissedilmezken daha sonraları daha çok oturmaya başlar. Sanki albümlerinin artworkleri (o şaheserlere birazdan gelecez) karmaşıklaştıkça, detaylar arttıkça albümler içindeki parçalarda ufak ufak detaylarda artmaya başlıyor gibi oldu.
Çok fazla (hatta hiç) teknik bilgiye sahip olmasamda First albümündeki gitarların Baroness albümlerindeki en etkileyici gitarlar olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Tower Falls parçasında daha ilk dinleme de bile akıllara çok net bir şekilde kazınabilen güzellikteler.

Vokalist John Baizley bu albümdeki vokaller ile bana çok net bir şekilde Aaron Turner'ı hatırlatırki bu bile First albümünün, kendini diğerlerinden daha fazla ön plana atabilmesinin ve dikkatimi daha fazla çekmesini sağlar. Ancak bu vokal diğer albümlerde devam etmiyor. Daha da temize kaçan vokaleler başlıyor ve bu benim gruba karşı biraz soğumama neden oluyor. Ama tam anlamıyla bir soğumanın gerçekleşmesi çok güç. Çünkü Baroness'in çamurlarından bir kere nasibimi aldım, temizlemesi o kadar kolay değil.
Zaten Baroness bir vokal grubu değil. John Baizley'in de "ben çok taşaklı bir vokalim" dercesine bir duruşu yok. Baroness enstrumantal ve teknik yapısıyla öne çıkan bir grup. Her bir elemanı kendi kafasına göre çalan ama uyumu asla kaybetmeyen güzellikteler. Bu onları yeterince etkili kılmaya yetiyor.
Bateriler için de söyleyecek çok fazla şey bulamıyorum. Kafa s.kmeyen ama ben burdayım diyebilen güzellikteler. Bazen çok fazla arka planda durur, ama parçanın en beklenmedik yerinde kendini savaş meydanına ortaya atan cengaver gibi girer. Dikkate alınasıdır, takdir edilesidir.



Grup elemanları Mastodon ile hemşehriler. Bu hemşehrilik Mastodon'un yakalamış olduğu şöhretle beraber grup içinde birçok yönden Mastodon esintisini/ilhamını bizlere hissettirmekte. Ama tam anlamıyla karşımızda bir Mastodon özentisi durumu değil tabi. Bunu söylemek onlara çok büyük haksızlık olur.
Henüz 2 (First ve Second albümlerini birleştirirsek -ki daha sonra remastered olarak yayınlanıyor- 3. bir albüm eder) stüdyo albümü yapmış olmalarına rağmen orjinal duruşlarıyla müzik piyasasında hatırı sayılır bir yer edindiler.
Sludge Metal içersinde bir Baroness-Mastodon karşılaştırması yapmak gerekirse de Mastodon'u progressive Baroness'i sludge taraftadır diyebiliriz.
Bu satırların yazıldığı esnada Mastodon'un sahneye çıkmış olması lazım. Bizde burdan dinlemekle yetinelim, ne diyelim, bir dahaki sefere artık.


Genel görüş son çıkan albüm çoğu zaman diğerlerinden daha iyidir şeklindedir. Ama bu çok büyük bir yanılgıdır. Tamam müzik grupları herzaman için bir önceki albümdeki başarının üstüne çıkmalıdır mantığı kısmen doğrudur ama o zamanda çok kasıntı çalışmalar ortaya çıkıyor.
Bu noktada benim için Baroness'in Red Album'ü, Blue Record'tan daha iyi bir seviyededir. Yine de her ikisi için First albümdeki vokaller devam etseydi demeden edemiyorum.


Grubun en çarpıcı noktalarından biri yukarda gördüğümüz artwork çalışmaları. Bu çalışmalar vokalist John Baizley'e ait. İlk albümden başlayarak incelediğimizde her albümde daha karmaşık, daha detaylı çizimler ortaya çıktığı görülüyor. Bunun albümdeki parçalarda da farkedildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle son albüm kapağındaki ayrıntılar çok etkileyici. Kadın figürünü gayet realistik yaklaşarak çizmiş olması benim en çok dikkatimi çeken nokta oldu. Herhangi bir makyaja gerek duymuyor. "Güzel" gösterme amacı gütmemiş.

John Baizley sadece kendi grubu için değil aynı zamanda genel olarak sludge metal gruplarına da çizimler vermiş yetenek konusunda aşmış bir insan.


En üstteki artwork'un sludge ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Ama öylesine şükela insanlarki izlemeye ve dinlemeye doyum olmuyor. Kendileri hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Kendilerinin Baroness ile olan bu münasebetleri beni şaşırtmıştır. Ama gayette güzel bir çalışma olmuştur. Bu adam ne kafası yaşıyor böyle dedirtmeden edemiyor.

Son olarak siz siz olun bu grubu çok fazla görmezden gelmeyin. Sizi zorlarsa siz onu daha çok zorlayın. Çünkü tadı çok sonraları açığa çıkmaya başlıyor. Belki vokal konusunda biraz daha çalışmalar yapılırsa dinlenilmesi ve hazmedilmesi çok daha kolay bir grup olacaktır.

2 yorum:

Alan's Psychedelic Breakfast dedi ki...

ve işte beklenen yazı... :)

baroness sevildi. sonra, daha detaylı da konuşulur hakkında elbet ama şimdilik söyleyebilceğim şey kimi parçalardaki vokal tarzını sevemediğim; yani ne brutal ne değil. ki benim çok fazla bir metal ya da sludge geçmişim de yok sen bilirsin :) yine de yeniliğe aymaz insanlar değiliz bunu da bilirsin :)

paylaşımlar için, yazıdaki satır araları için teşekkür ederim.

artworkler hakkında da şunu söyleyeyim hemen: şu an için baroness'le ilgili en sevdiğim şey!

ayrıca flight of the conchords albümünün kapak tasarımının da John Baizley'e ait olduğunu öğrenmek çok güzel oldu, güzel köprüler kurulmuş :)

Coordinate of Useful Idiot(s) dedi ki...

bahsettiğin vokal tarzı beni de rahatsız ediyor açıkçası. o yüzden ilk albümdeki vokallere dönüşü temenni ediyoruz, ya da en azından mastodon'un daha clean vokalleri vokalleri. ama takdir ederizki daha yeniler, gelişirler oturturlar elbet. vokaldeki belirsizliğin arada kalmışlığın sebeplerinden biri de bu. tabi sludge için vokal olarak çok fazla bişey beklememek lazım diyorum. zorlamaya devam =)

The World is a Deaf Machine