13 Haziran 2011 Pazartesi

Göte giren şemsiye açıldı. ŞEMSİYEN hayırlı olsun Türkiye

Seçim sonuçlarından sonra şu haritaya bakıp, kaba değil kelimenin tam anlamıyla doğru bir tabirle Türkiye'nin üzerine sıçılmış olduğunu görüyorum. Heralde AKp için daha güzel bir renk seçilemezdi.
Ülke boka bulanmış vaziyette artık. Ama bu sonuç kesinlikle kaçınılmazdı. Legal ya da illegal farketmez AKp yine iktidar oldu. Yasakladıkları yasaklayacaklarını teminatı oldu.

Bardağın dolu boş tarafından çok içindeki sıvının niteliği ilgilendiriyor bizi. Dolu tarafına bakarsak en azından anayasayı değiştirebilecek salt çoğunluğa sahip olamadılar. AKp kendi milletvekili sayısını kendi elleriyle azalttı aslında.Yeni seçim kanununun bunda etkisi vardı tabi. 2002de %35 ile 361, 2007de %47 ile 345 milletvekili çıkartırken bu yıl %50 ile 326 tane çıkarabildi. Yüzdelikler ve milletvekili sayıları arasında ters bir orantı var. Bunda barajı geçemeyen partilerin oylarının çok alt seviyede kalmış olmasının etkisi çok büyük. Dolayısıyla avantadan milletvekili çıkaramadı. Bağımsızların doğu illerini tekellerine almış olmaları da ayrı bir etken tabi.

%50 ciddi bir rakam. Ülke resmen ikiye bölündü. Ancak yineliyorum, bunun öyle olacağı belliydi. Hiçbir sol partinin AKp karşısında şu an için varlık gösterebileceğini sanmıyorum. Ki ülkemizde sol parti adına herhangi bir oluşumun kaldığını da sanmıyorum. AKp dağılan sağ ve muhafazakar partileri bünyesinde toplayıp güçlenen bir parti. O yüzden sağ kanattan partiler belki uzun vadede bir varlık gösterebilir. O süreçten sonra sol kanat adam akıllı kendini gerçek sol mantıkla ifade edebilirse belki kafa tutmaya başlayabilir. Ama şimdiki süreçte muhalefet olmaktan öteye gidemiyor malesef.

Gözlemlediğim kadarıyla gençlik apolitikleşmekten uzaklaşmaya başladı gibi. Yılmaz Özdil siyasetçisi olsalar da en azından ucundan birşekilde ilgileniyorlar. Bu da bir bakıma sevindirici tabi.


Hiç yorum yok:

The World is a Deaf Machine