2 Mayıs 2011 Pazartesi

Sıçmakta yasah mı kurban?

Seçimler yaklaşıyor. "Malum" hükümet, son dakika gollerini faul, ofsayt, aut dinlemeden arka arkaya atmaya devam ediyor.
Alkol yasağını yedik yuttuk hadi. 24 yaş yakında 64e çıkarsa şaşırmayın. Ya da alkol yasağının yaşı falan olmaz, hepten yasak derse işte o zaman hiç şaşırmayın. Burası Türkiye.
Kitap yazmak yasaklandı. Çok fazla gerçeklik içerir, dokunan yanar dediler.Yansakta dokunduk okuduk. Ama biz zaten bunları biliyorduk. Bilemeyenler halen korku imparatorluğunun ültimatomları eşliğinde otlamaya devam ediyor. Birkaç koyunu sürüden ayırabildiysek ne mutlu tabi. Kurt olmak, kapmak gerekiyor artık.
Başkasının yazdığı bir kitabı da "Türk ahlak yapısına uymaz" diye yasaklanmasını istediler. İyide sevgili William S. Burroughs üstadımız sizin "Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu"zu nerden bilsin. Ki çocuklar için yazılmadığı çok iyi bilinen bir kitabın kalkıpta çocukları korumak için çıkarılan bir kanunu baz alarak yasaklanması ayrı bir komedidir ki yazar bunu duysa, bu duruma gülebilmek için vücudunda uygun bir uzuv bulamaz.
Ayrıca çocukları "Muzır Neşriyattan" korumaksa asıl amaç, önce TBMM TV yi kapatın, ardından yarışma programlarını kaldırın, sonrasında diziler ve haber bültenleri, magazin programları, reklamlar ve çizgi filmleri... kısacasıı görsel medyayı topyekün kaldırın. İşte o zaman bu kitabın yaratacağı (!) olumsuz etkiden çocukları daha fazla korumuş olursunuz.
Aykırı olmak için var olan beat kültürünü aykırı olduğu için yargılamak? Sırada ne var çok merak ediyorum.

Neyseki "malum" hükümetimiz bizleri çok fazla merakta bırakmadan yeni yasaklarını açıkladı. Yasaklı onca site yetmezmiş gibi, artık alan adı alırken de birtakım kelimeleri kullanamayacakmışız.
Ki digiturkün maçları izinsiz yayınlıyor diye yasaklatmak istediği blogsport sitesi sehven(!) blogspot yazılarak konuyla alakası olmayan biz blog yazarlarını yasaklı duruma düşürmüştü. 
Peki olay sehven miydi yoksa özgürce(!) yazı yazılabilen bu platformu "şehvetlen" engelleme fırsatı mı doğmuştu?
Şubat ayındaydı sanırım, bloğunda erdoğan hakkında yazı yazan 22 yaşındaki bir blog yazarına şahsına hakarette bulunduğu gerekçesiyle bir dava açılmıştı. Sonrasında blogsport yasaklanacakken blogspot yasaklandı. Tesadüf?


Bu yeni yasağın kendisi bir kenera içerdiği kelimeler de bi acaip. İşin özü pornografik sitelerin önüne geçmekmiş. Ama yasaklanan kelimelere bakınca telekominikasyon dairesi başkanlığının fantezi dünyasının ne denli geniş olduğunu ortaya çıkıyor.
Yasak olan kelimeler gönderilen şu mektupla bildirilmiş. Kelimeleri incelediğimizde "YASAK" kelimesinin bile yasaklandığını görüyoruz. Ne yani şimdi artık yasak bile yasak mı? Nasıl yani?
Sonrasında "meme" kelimesine takıldım ben. Hayır memenin kendisiyle bir derdim yok benim, ancak meme kanseriyle mücadele eden bazı siteler yasak kapsamına girebilecek demek oluyor bu.
Sonra ingilizce "sıcak" anlamındaki "hot" kelimesi de yasaklanmış. Tamam seks sıcak servis edilir  ayrı, oraya girmiyorum ama peki o zaman "hotmail" ne olacak?
"Beat" yine yasak. Nedir bu beat kültürünün çektiği.
Peki ya bizim Haydar? Hedefte Haydar Dümen mi var acaba? dedim önce. Yok pek sanmıyorum. Başka şeyler dönüyor olmalı. Haydar ülkemizde bazı bölgelerde penis anlamına geliyormuş. O zaman öncelikli olarak insan ırkının devamı için hayati bir değere sahip olan ama birtakım sistemler sayesinde tabulaştırılan bu "cinsel organ" ismi bölgeden bölgeye değişiklik gösteriyorsa tüm bölgelerin taranıp bütün isimlerin yasaklanması gerekiyor.
Bu Haydar ismi aynı zamanda cinsel organ çağrıştırmasından veya cinsellik denildiğinde ilk akla gelen Haydar Dümen'e getirilecek yasaktan öte Haydar ismi Alevilik kültüründe çok önemli yere sahip olan bir isimdir.
Bu aklıma birtakım komplo teorileri getirmiyorda değil tabi. Ama düşünmek istemiyorum. Yok yok şimdilik o kalsın.Penisi geçtim seks eylemini üstü kapalı ifade etmek için bir sürü tabirde kullanılıyor. Koydum, çaktım, becerdim  vb. herşeyi pornografiyle bağdaştırabilme kabiliyetine sahip bir toplum içersindeyiz zaten. Bunlar da yasak kapsamına girmeli o zaman.  Hatta alalım tdk sözlüğünü alfebetik olarak yasaklayalım.

Gözleri kadehlerimizdeydi, şimdi cinsel yaşantılarımızda. Amaç pornografik yasaklar değil, yavaş yavaş çemberi daraltmak. Önce Haydar'ın, sonra Ali'nin, sonrasında senin benim boynuma ipleri bağlayarak gezinecekler bu ülkede. Persepolis demeye dilim varmıyordu ama yazdım gitti. Demedi demeyin, uyanın.

Facebook denilen bir tehlike de var bu ülkede. Türk toplumunun olmazsa olmazı haline gelmiş, yakın zamanda bir iş için başvurduğunuzda, "4 Adet Fotoğraf, İkametgah İlmuhabiri, Kimlik Fotokopisi, Facebook Hesabınızı getirin işlemlerinizi yaparız" denilecek hale gelebilecek kadar ciddileşen bir çıılgınlık.
İşte Türkiye'de telekominikasyon üzerinden birşeyler yasaklanacaksa ilk sırada bu facebook denilen site yasaklanmalı. O zaman bakın Türkiye'de üretim ve iş gücü nasıl 10 kat birden artıyor.


Sanırım bu yazı sürekli güncellemeye açık bir yazı olacak. Ya da artık birilerinin sıfatına sıçılması gerekiyor. Tabi sıçmakta yasaklanmazsa.

-edit- 


Yazıyı göndermeden önce aradığım ama bulamadığım video.

Hiç yorum yok:

The World is a Deaf Machine